10 Kasım 2017 Cuma

sense



gelecekteki yaralarını sarabilmesi için eğitilmeli

justice



kavga halinde iki düşüncem gitmek ile kalmak 

peki sen kimsin ?

,,,,,,çıplak futbolcu , kahraman, ödlek

O







,,,,,,,,,,,,bugün paspal görünüyordu. üzerindeki manto bit pazarı malı gibiydi... modası geçeli bir asır olmuştu !

Başka dünyadan gelmiş gibi..,

garipti....

13 Eylül 2017 Çarşamba

o eski şey


“Dilerim senin olsun en iyi ve en kutlu;
Bu dileğimle bile olurum on kat mutlu”

William Shakespeare / Soneler, XXXVII.

bazı şeyler kaçıkların hakkıdır



,,,,güleyim de içimden geçenleri bilmesinler bari...............

şarkı



,,,,,beni tanımıyorsun. toparlayamadığım cümlelerin ardından kurduğum basit cümleleri ben sanıyorsun. 

8 Eylül 2017 Cuma

:)


Haydar Ergülen



Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir
kadın gider ve bir şair doğar bundan
(Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim)
“Yazın bittiği her yerde söylenir”se
kadının gittiği de her yerde söylenir
kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir:
Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde
yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir,
yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu…
Şehir her semtiyle yazın peşine düşse
yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir,
yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir
eylülün semtine kadar böyle gidilir
bir gecede gittimdi hazirandan eylüle
eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda
kadın tarafından terkedildi o söylenceye:
Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder!
O kadın beni terkederse şair olurum
oğul olduğum kadın sakın beni terketme,
şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider
Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!

Haydar Ergülen


6 Eylül 2017 Çarşamba

Pembe




"Bakmayın hüzünlü 
şeyler yazdığıma.
Çiçekli sözcüklerim de 
var benim.
Kenara çekilecek 
bir gün hüzün 
ve ben o sevinçli 
şiirlerimin hakkını vereceğim."

Birhan Eroğlu

5 Eylül 2017 Salı

zerre




“Tek insan nedir ki?
Sadece bir damla …
Uçsuz bucaksız gökyüzünün
boşluğuna savrulmuş
sarhoş
başıboş
bir yağmur damlacağı …"

N. Behram

,,


“Sözcüklere saplanıp kalıyoruz. Niçin varlık değil de sözcük bu kadar önemli oluyor? Çünkü fikirlerle oynayabilirsiniz ama gerçeklerle oynayamazsınız. Bizler sözcüklerin köleleriyiz.”

Jiddu Krishnamurt

4 Eylül 2017 Pazartesi

Konuşma



,,Konuşma koş...gör bak her şey çabucak bitecek...........................

2 Eylül 2017 Cumartesi

La Follia



&

Gece ne kadar sessiz. Oysa içimde ayyuka çıkmış bi kavga.. 

&&

Bugün kuzenime yardım etmek için onun kafesine gittim.. Hayatımda ilk kez garsonluk yaptım... heyecanlı bişi :) Toplam 20 TL bahşiş aldım .. İki kere fincan kaydı kahve döküldü :(  ne beceriksiz bi hatunum ya nefret ettim ... Bi adam sevimsizce süzdü bende onu sevimsizce süzdüm.. çok eminim bence o adam huysuz,sevimsiz, dediğim dedik , sinameki ve ayrıca sevimsiz ( sevimsiz 2) biri ..

&&&

Bi adam beni sevse yani gerçekten! ne yaparım bilemiyorum .. hayır yani cahiliye devrimde her kadın gibi güzel sözlerden etkilenmişliğim vardır.. İşte bu beni çok ürkütüyor ya yine tongaya basarsam ! 
sakın haaaaaaa ! Çünkü, şimdi artık eskisi gibi kanlı gözyaşları döküp içime atmam " vay beni terk etti kitapsız " türü laflar da  etmem. Direkt olarak masayı kafasına geçirir,öncesinde masa üzerinde ne kadar fincan tabak varsa kafasına atarım .. ayrıca yüzüne tükürür bi de tekme atarım .... çevre masalarda bakanlara da  orta parmağımı gösteririm.. yaparım yani ... hiç bi adam beni ağlatamaz hiç biri üzemez izin vermem tıpkı >

O nedenle aklı olan geri vitese takıp son hızla uzaklaşmalı .. Zaten gittikçe sıkıcı bi yaşlı bunak olmaya başladım. Nalet suratlı, kış bakışlı bi mutanta dönüşmek üzereyim.. 

&&&&

Buralarda yokken  blogda kimler neler yazmış bütün sayfalara baktım ve  tek tek okudum... Müthiş yazılar çıkarmış yine canlar.. 51 yılda hiç bi halt yiyemesem de tutkulu  ve naif ruhlara rastlamışım ...Ve düşünüyorum da; bu insanlar bana tahammül göstermiş ve bi şekilde hayatlarımız çakışmış.. çok şey borçluyum onlara ...teşekkür ederim...

&&&&&

Geçtiğimiz kış ve bu yaz zor geçti.. Babamın hastalığı , peşinden annemin hastalığı az biraz bunaldım.. geceleri dişlerimi sıkmaktan diş etlerim ağrıyor. Bir çok arkadaşım bana küstü !  
Arayamadım ..
İlgilenemedim..
  ama gülmedim de !
En çok Funda'mı gördüm ..zaten o benim dert anam :) ayrıca kızım ayrıca gülüm ...
Derdimi kimseye anlatmam  böyle manyak huylarım var.. mesela bu sene tansiyon sorunum oldu üç dört gece üst üste hastaneye kaldırdılar .. kimseye söylemedim .. ne anlatacağım herkesin derdi kendine yetiyor...

&&&&&&

Bu arada doktorum bana sakinleştirici verdi !!! Artık tescilli deliyim :))))
Bu nedenle ağlamayı unuttum.. durup durup göbek atasım var ... ki yapıyorum.. annem, " aaa manyak" diyor  :)))


&&&&&&&

Sanki eski hiç olmamış gibi oluyor ! Bu orta yaş böyle bişi, siliyor .... kaset koptu, CD çizildi!
hiç acı çekmedim,, evet evet hiç nefret etmedim .. hiç kimse beni kırmadı, ben asla kırmadım !
nası bi tiksinç boşvermişlik duygusu ..anlatamıyorum .. içinden çıkılmaz bi durum mu var ??? yanıldım mı? birisi bana yamuk mu yaptı ? fark etmem--- etmiyorum  !
 cinsellik aklıma gelmiyor .
yalnızlık yaralamıyor .
şüphe duymuyorum.
güven duymuyorum .
anlık bağırıyor dakik küfür ediyor çimenleri çiğniyor çiçekleri koparıyor kendi kısa metraj filmimi çekiyor ... sinemadan çıkıyor  ilk gördüğüm kişiye gülümsüyorum .. o bana gülümserse kırırarım kafasını !

psikopat kadın .


&&&&&&&&

sabah olmak üzere ........köpekler havlıyor ..evlerin ışıkları tek tük yanıyor .. 
acaba kaç kişi mutsuz şu an da ?













Eylül





,,,,,,,,,,kendimi dirilttiğim yolda bir daha senin için mahvolmayacağım.. Hisleri kırık bir kalemin ucundan dökülen cümlesin, küçük bir nokta ve bitmeyen acının verilen selası... 

22 Ağustos 2017 Salı

ölüm


Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu (Dev-Genç) kurucularından Bülent Uluer, hayatını kaybetti.

BÜLENT ULUER KİMDİR?
Bülent Uluer, 1952 yılında Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğdu. Öğrencisi olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde bir dönem öğrenci derneği başkanı oldu.
1974 yılında Oğuzhan Müftüoğlu, Nasuh Mitap, Paşa Güven ve Dursun Karataş gibi isimlerle birlikte Devrimci Gençlik dergisini çıkaran Uluer, Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun kuruluşunda yer aldı. 
Dursun Karataş ve Paşa Güven ile birlikte Devrimci Sol’da yer alan Uluer, 1978 yılına kadar Dev-Genç Genel Sekreterliği yaptı.
 12 Eylül darbesi sırasında ilk arananlar listesinde yer alan Uluer, yurtdışına çıkıp bir süre Filistin'de gerilla eğitmi aldıktan sonra sonra Avrupa’da yaşamaya başladı. 
Aldığı cezaların zaman aşımına uğraması sebebiyle sonra Türkiye’ye dönen Uluer, 1995 seçimlerinde Halkın Demokrasi Partisi’nden (HADEP) milletvekili adayı oldu. 
Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) kuruluşuna katılan Uluer, ÖDP Parti Meclisi üyeliği yapmıştı.  Daha sonra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Danışma Kurulu üyeliğine seçilen Uluer, Haziran 2015 seçimlerinde HDP İstanbul 1. bölge milletvekili adayı oldu.

Işıklar içinde uyu ....................yoldaş

Ne yazık ki…


Habersizdi.
Kayıtsızdı.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

oLMuyOR AmA BöYle




..Tam sırası gelmişken 

akıllı olduğumu göstermenin,

 ağzımdan alıyor sözü 

içimdeki gizli aptal  : )

sevdiğim Filmler


Aşk ve Gurur, Joe Wright tarafından yönetilen, Jane Austen’ın 1813’te yayımlanan Gurur ve Önyargı kitabından uyarlanan, 2005 yapımı romantik dram filmi.
Yazarı Jane Austen’ın ölümünden sadece dört yıl önce, 1813’te yayınlanan Pride and Prejudice, Türkçeye Gurur ve Önyargı adıyla çevrilmiştir.
18.yüzyıl sonlarında, sınıf bilincinin hakim olduğu İngiltere’de beş kız kardeş olan Bennet’lar – Elizabeth veya Lizzie, Jane, Lydia, Mary ve Kitty, annelerinin iyi bir koca bulup geleceklerini güvence altına alma hayalleriyle büyütülmüşlerdir. Fakat, neşeli ve zeki bir mizaca sahip olan Elizabeth, kendisine düşkün olan babasının da desteğiyle hayatını daha farklı ve dolu dolu yaşamak için çabalamaktadır.

Sekiz kez izledim .. iki kez de kitabını okudum ...


19 Ağustos 2017 Cumartesi

artı ile eksi




Bir Cumartesi klasiği !
Yine bilgisayarımın başındayım. Kahvem, sigaram , müziğim .. 

Artık iyiden iyiye yalnızlığa  alıştım.. Ne hüzün var ne de hayıflanma  bilakis çok huzurluyum. Ödüm kopuyor birileri bana karşı ( olmaz ya ) bir takım hisler duyacak diye... 

Niye ?

Çünkü hayatımın derin , inceliklere bulaştığı yıllardan geçiyorum...   Büyü gibi ! 
O kadar sakin ve bir o kadar da barış içindeyim... Bu kendimi sevdim... Hasımlarım var elbet , arada sokulan lafların, gevrek, sinsi gülüşlerin farkındayım ama umurumda olmuyor.. Gülmüyorum, tam aksi ciddiye alıyorum zira bütün aklı başındaları tedavi etmek adı altında örgütlü bir delirticilikleri var bunların.... Onları da birtakım esassız ilaçlarla, telkinlerle, olmadı zevksizlikleriyle uyuşturup bu çoğul manyaklığın içine karıştırıyor, ufalıyorlar... 

eee yapacak bişi yok !

Konuşmak , anlaşılmak için bağrını açıyorsun ; derdini söylersin  > ajitasyon !
 Mutluluğundan dem vurursun > nispet, vazgeçmek   > pasiflik , yazmak  > bunalım.. Bu durumda,tadı kaçıveriyor! 
Hımmm !!! istediklerini verelim ablalara, yalan , abartı, cinsel konular reklam reklam !!  O ellerinden düşmeyen akıllı telefonlarına, sırıtarak gülümse hoooopppp İnstegram yetmezzzzzz hooopppp facebook  ve Watsapp'ta ne kadar tip varsa gönder ... reklam reklam ...........

İmkanım olsa bu sevimsiz şehirde bir dakika durmam ... dağlara dağlara, unumu eler ekmeğimi pişirir, okurum ... Ne yazık sıkışıp kaldık bu şehre, yorucu ! 

Ve seni bunca yoran şehir de bir de tuzu kurularla irtibata geçmek  var ya hani işte en çok da o ! 
Seni üzen, yoran  bunca şey bir başkası için ,önemsiz detay oluveriyor  bence  bu yaşamın gücenilecek yanı ...

Dünya eni konu  taşlaşanların hüküm sürdüğü bi  yer haline gelmeden göçüp gitmek iyi olacak.............






..


........



"Adamın ruhu, hep yeni arayışlara gebeydi ?
Yalancı baharların telaşıyla, ‘gidiyorum’ dedi ..
Vedaların ve vefanın kitabını yazmıştı kadın,
GÜLÜMSEDİ …."


Birhan Eroğlu



17 Ağustos 2017 Perşembe

Ağustos Meselesi





Geçtiğimiz ay tatile çıktım.. Tek başıma !
 Meğer  ben ne eğlenceli , ne maskara bi kadınmışım :)


Kendimle çok eğlendik... Bol bol yakışıklı seyrettim.. Direkt bakmadım en direkt bakışlarla adeta bi timsah gibi denizin içinde sotaya yattım .  Gelen geçen ceylanları seyre daldım.. Ne onlar benim farkım daydı ne de otel ahalisi :))

Bol bol okudum.. Bol bol bira içtim..  Kadının biri yüzerken  balıklardan şikayet etti !
                                                             Çok balık varmış !

Tutamadım yine o çenemi " eee  burası onların mekanı " dedim... kadın benimle arkadaş olmaktan vazgeçti :( 
 Hıh !

Akşam üstleri deniz kıyısında yürüdüm ...Romantizm enjekte ettim nasıl derler; ortam yaptım elimde şarabımla...

O kadar çok yüzdüm, o kadar derinlere gittim ki kol kaslarım gelişti..

Ama hiç arkadaş bulamadım ..  esasen bir çabada göstermedim. Çünkü insanlar cümlelerine "Hayır" ile başlıyor .. İtiraz perver  bir galip gelme dürtüsüyle ciyak ciyak konuşuyorlar ve ister istemez gardını alıyorsun. Oysa ben oraya dinlenmeye gittim, sükuneti bulmaya ve başarabilirsem tüm hislerimi damıtmaya . 
Hatta, yıllar sonra bir de şiir yazdım. Abuk subuk bi şey kimsenin okumayacak olması güzel dedirtenlerden..

Bol bol düşündüm. Bir şeyden çok eminim; ben kendime hiç yanlış yapmadım.  Sadece, doğrularımı değiştirdim. Bunca yılda bi değişikliği hak ettiğimi düşünüyorum. Zaten ne vakit doğrularım değişti, bakış açım bir başyapıta dönüştü..
O zaman gerçekten mutlu olduğum günler yaşadım, o zaman güzel ama beyhude insanlar tanıdım... 
Beyhude  ;  evet beyhude ! 
Herkes kalıcı olamaz ki, ( bunu yeni öğrendim) bazıları gider. Onlar, gidebilsinler diye gelirler.
Sıçramak için, uçmak için gelirler ...
Onları  o nedenle  seversin ..  ama bilmezsin gideceklerini !  neyse öğrenirsin !

Zamanın tozu her şeyin üzerini kefen gibi örtüyor.........................değil mi ?

,,,,, az biraz lafladık ... az biraz başımı  döndürdüm............








,,,,,,kip






,,,,,,ölünce ne olmak istiyorum ?
Okununca delirten bir yazar !


,,,bir zamanlar "büyüyünce" diye başlayan soru ne ara değişti !






                            ,,,eğer hayat buysa verin lan paramın üstünü !

Mon Roi










"Hayatta bazen bazı şeyleri gözden kaçırırız. Nereye gittiğimizi bilmeden koşarız. Hızlanırız, öyle bir hızlanırız ki artık hıza bile bakmayız. Sonra da düşeriz değil mi?”



Mon Roi